Halkların temel hakkı, iktidarların korkusu: Anadil 2025-06-13 09:01:33 İZMİR - Çözüm ve barışın konuşulduğu bugünlerde öne çıkan başlıklardan birisi anadilde eğitim. Türkiye'de bu hak "beka sorunu" olarak görürken, dünya örnekleri bu korkunun temelsiz olduğunu ortaya koyuyor.  Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı" ve PKK'nin "fesih" kararıyla birlikte Kürt sorununun çözümü ve ülkenin demokratikleşmesine dair yeni bir dönemin kapısı aralandı. Çözüm ve barışın tartışıldığı ortamda öne çıkan taleplerden birisi anadilde eğitim.    Kürtçenin geliştirilmesi ve yaşatılması için çalışma yapan dernek ve örgütler, söz konusu taleple bir süredir alanda. Düzenlenen eylem ve etkinliklerdeki Kürtçenin resmi ve eğitim dili olması isteniyor. Dil dernekleri, yasal güvence olmaması halinde Kürtçenin bazı lehçelerinin bir süre sonra unutulacağı uyarısında bulunuyor.    TEHLİKE ALTINDAKİ DİLLER    Yapılan araştırmalar da derneklerin dikkati çektiği uyarıyı doğruluyor. Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü'ne (UNESCO) göre dünyada 7 bini aşkın dil konuşuluyor. 2 bin 500'ün üzerinde dilin varlığı tehlike altında. UNESCO'nun Tehlike Altındaki Somut Diller Atlası'na göre, Türkiye'de 18 dil tehlike altında. Kürtçenin Kirmançkî lehçesi listede yer alıyor. Yine Gagavuzca, Ladino, Süryanice, Abazaca, Hemşince ve Lazca da bu diller arasında bulunuyor.     PARTİLER HANGİ NOKTADA   Halkların Eşitlik ve Demokratik Partisi (DEM Parti), Kürtçenin ve ülkede konuşulan diğer dillerin yasal güvenceye alınmasını her alanda dillendiriyor. Cumhuriyet tarihi boyunca bu noktada adım atmayan ve bu talebi görmezden gelen CHP'de de bu talebe dair bir değişim gözlemleniyor.    CHP Genel Başkanı Özgür Özel, geçtiğimiz günlerde “Anadilde eğitimin oturulup konuşulmasına hiçbir zaman karşı olmadım. Doğru olan; kimseyi reddetmemek, kimseyi hor görmemek. O dilde kültür, sanat, bilim yapılması önemlidir. Arapçada da aynı sorun var. Türkiye’de 6 milyon Arap vatandaşımız yaşıyor. Sığınmacı sorunu üzerinden Arapça kriminalleşiyor boşu boşuna" ifadelerini kullandı.    2002 yılından bu yana ülke yönetiminde olan ve sadece "seçmeli ders" adımı atan AKP'li yetkililer ise, söz konusu talebi görmezden geliyor. Türkçe dışındaki dillerde eğitim verilmesi dillerin yasal güvenceye alınmasına karşı çıkan MHP'nin son dönemdeki tutumu ise merak konusu. MHP'li yetkililer henüz konuya dair herhangi bir açıklama yapmış değil.   DEM Parti bileşenleri ve diğer sol ve sosyalist partiler ise alanlarda yükselen talepleri savunuyor.    DEĞİŞMEYEN POLİTİKA: ASİMİLASYON    Toplumun geniş kesimi tarafından savunulan ve temel bir insan hakkı olan anadilde eğitim talebi cumhuriyetin kuruluşundan bu yana karşılanmıyor. Bir ulus devlet modeli olan Türkiye'de, Türkçe dışındaki tüm diller "tehlike" olarak görülüyor. Özellikle Kürtçe "bölünme nedeni" ya da "beka sorunu" olarakı görülüyor. Bu nedenle cumhuriyet tarihi boyunca Kürtçenin yok edilmesi noktasında yoğun bir asimilasyon politikası uygulandı. 1924 yılında kabul edilen Tevhid-i Tedrisat kanunu bu noktada önemli bir role sahip. Kanunla birlikte Türkçe dışında eğitim veren tüm kurumlar kapatıldı. Yanı sıra tüm Kürdistan kentlerinde il, ilçe, mahalle ve köy isimleri Türkçeleştirildi. AKP döneminde de bu politika değişmedi. Kürtçe yayın yapan birçok kurum, dernek, sivil toplum örgütü, ajans kapatıldı.    ANAYSAL GÜVENCE BÖLMÜYOR!   Türkiye'de iktidarların "beka sorunu" olarak gördüğü anadilde eğitim, birçok ülkede uygulanan bir model. Çok dillilik yasal güvenceye alınırken, bu durumun çocuklar üzerindeki etkisi de olumlu yönde. İsviçre'de Almanca, Fransızca, İtalyanca ve Romanşca resmi dil olarak tanınıyor. İsviçre Anayasası'nda diller başlıklı 70'inci maddede "Federasyon, Grison ve Ticino kantonlarının Romanş dili ve İtalyancanın korunması ve geliştirilmesine dair alacakları önlemleri destekler" bölümü yer alıyor.    Federal bir yapısı olan Kanada'nın 1982 tarihli anayasasında İngilizce ve Fransızca resmi dil olarak kabul ediliyor. 9 eyaletten oluşan Kanada'nın 8 eyaletinde İngilizce resmi dil olarak kabul edilirken, Quebec eyaletinde ise resmi dil Fransızca.    Güney Afrika'da birçok dil anayasada resmi dil olarak kabul ediliyor. Anayasada "resmi iki dillilik" kavramı yerine “resmi çok dillilik” kavramını kullanan Güney Afrika Sepedi, Sesotho, Setswana, siSwati, Tshivenda, Xitsonga, Afrikaans, İngilizce, isiNdebele, isiXhosa ve isiZulu dillerini resmi dil olarak kabul ediyor.    Çin, 1984'de “Ulusal Azınlıkların Bölgesel Özerkliği Yasası” çıkarttı. Bu yasayla bölgesel özerklik, bölgedeki dilin korunması ve geliştirilmesi gerektiği belirtilirken, özerk bölgeler, o bölgedeki eğitim dili hakkında karar alma yetkisine sahip oldu.    ANADİLDE EĞİTİM VEREN ÜLKELER    Dünyada çok dilde eğitim veren birçok bulunuyor. İspanya'da çoğu devlet okulunda temel eğitim dili İspanyolca'dır. Ancak özerk bölgelerde anadil "eş-resmi" dil olarak görülüyor. İspanya Anayasası'nde "İspanya’daki farklı dilsel gelenekler, ülkenin kültürel mirasının önemli ve zenginleştirici bir parçasıdır ve bu sebeple korunmalı ve saygı gösterilmelidir" deniliyor. Yasal güvenceler ile birlikte Katalonya, Bask Bölgesi, Galiçya gibi bölgelerde İspanyolcanın yanı sıra farklı dillerde eğitim verilmekte.    Hindistan'da anadilde eğitimin verildiği ülkelerden birisi. Farklı kültürlerin ve halkların yaşadığı Hindistan'da 22 dil resmi olarak kabul ediliyor. İspanya'da olduğu gibi Hindistan'da da verilen yasal güvenceler ile birçok özerk bölgede anadilde eğitim veriliyor.    Bolivya’da 1994’te yürürlüğe giren eğitim reformuyla eğitim sisteminin kapsamlı bir şekilde dönüştürülmesi amaçlandı. Bu doğrultuda ülkede İspanyolcanın yanı sıra Bolivya’nın 30 yerli dili bütün okullarda hem dil dersi hem de öğretim dili olarak kullanılmaya başlandı. Belçika, Fransa, İsveç ve İsrail de anadilde eğitim hakkı tanıyan ülkeler arasında.    Ancak milyonlarca kişinin Kürtçe konuştuğu Türkiye'de Türkçe dışında eğitim veriliyor. "Yaşayan diller" adı altında Kürtçe ve diğer dillerde haftada 1-2 saatlik seçmeli ders veriliyor.    TÜRKİYE'NİN ÇEKİNCE KOYDUĞU MADDELER    Dillerin kaybolmasının en büyük nedenlerinin başında herhangi bir yasal güvencelerinin olmaması geliyor. Buna karşın 1992'de Strazburg'da imzalanan ve 1998'de yürürlüğe giren Avrupa Bölgesel ve Azınlık Dilleri Şartı, anadilde eğitime önemli güvencelerden biri oldu. Genel nüfustan sayıca küçük toplulukların anadillerinin korunması ve geliştirilmesi anlamında hukuki bağlayıcılığı olan şarta 24 ülke imzacı oldu. Ancak şu an 11 ülke şartı uyguluyor. Şartın önemli amaçlarından biri, azınlık ve bölgesel dillere yapılan ayrımcılığın yasaklanması ve bu dillerin sosyal ve ekonomik yaşamda kullanılabilirliğini arttırmak. Türkiye, bu şartın imzacılarından biri değil.   Yine Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'ni imzalayan Türkiye, çocukların anadilde eğitim ve kültürel haklarını düzenleyen 17, 29 ve 30'uncu maddelerine çekince koydu. Bunun yanı sıra Türkiye'nin temel hak ve özgürlükleri kapsayan sözleşmelerde anadili kapsayan maddelere çekinceler koyması da anadilde eğitimin önünde engel oluyor.