Gürkan Çakıroğlu: Hukuki adımlar için komisyon sürecin mutfağı olmalı

img
İSTANBUL - Kürtlerin ve Alevilerin temel haklarının tanınması gerektiğini vurgulayan hukukçu Gürkan Çakıroğlu, "Hukuki adımların atılması için komisyon sürecin mutfağına dönüşmelidir” dedi. 
 
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” ile birlikte başlayan süreç devam ediyor. Öcalan’ın yaptığı çağrı doğrultusunda PKK kongresini yaparak feshini ilan etti, ardından da 11 Temmuz’da silahları imha töreni düzenledi. Sürece dair yasal süreci oluşturacak Meclis’te ise komisyon kurulmasına dair çalışmalar son aşamaya geldi. 51 kişilik komisyona siyasi partiler, komisyona katılacak isimleri Meclis Başkanlığı’na sunacak. Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş da Kürt sorununun çözümü için Meclis'te kurulacak komisyonun Ağustos'un ilk haftasında çalışmalarına başlayacağını duyurdu.
 
Hukukçu, yazar Gürkan Çakıroğlu, Suriye’deki gelişmelerin sürece olası etkilerini, Meclis’te kurulacak komisyonu ve yapılması gereken hukuki düzenlemelere dair Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirmelerde bulundu.
 
SURİYE’DEKİ GELİŞMELER VE SÜREÇ 
 
Suriye’de Esad’ın devrilmesiyle başlayan değişim halinin Türkiye’deki iktidar tarafından bu sürecin başlatılmasına neden olduğunu belirten Çakıroğlu, “Esad'ın hızlı bir şekilde devrilmesi ve Ahmet El-Şara'nın ön plana çıkarılması ile bir anda denklem değişti. Bu gelişmeler üzerine de Devlet Bey 22 Ekim'de tarihi bir çıkış yaparak Türkiye'yi yeni bir döneme soktu. Aslında Devlet Bey’in çıkışı 1925’de kurulan rejimin 2025 itibari ile sona erme sürecinin başlamasıdır ve bu anlamda Cumhuriyet tarihinin en yapıcı ve ilerici hamlesidir” dedi. 
 
‘TÜRKİYE’NİN PYD’NİN YANINDA KONUMLANMASI GEREKİYOR’
 
Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye politikasının yanlış olduğuna dikkat çeken Çakıroğlu, “Hakan Fidan’ın bütün rolü Ahmet El-Şara’ya yüklemesi büyük hata. Sayın Fidan bir yanına Şara’yı alıyorsa diğer yanına da Mazlum Abdi’yi de almak zorundadır. Bugün Suriye’de yaşanan sorunların temel sebebi Türkiye’nin bu hamleyi yapmaması, yapamamasıdır. Türkiye eğer Kürtlerin de devleti ise olması gereken budur. İktidarın önemli bir kanadı hala otoriter bir Türkiye'den yana. Bu Türkiye'yi ileriye taşıyabilecek bir bakış açısı değildir. Çünkü bölgede ve dünyada bir Kürt modernizasyonu yaşanıyor. Bundan kaynaklı önümüzdeki çağda, Kürt modernizasyonu Ortadoğu'ya şekil verecek. Türk’ün birikimi Kürt’ün dinamizmi ile birleşince ortaya bir cihan devleti çıkacak. Ben bir Türk milliyetçisi olarak, Fırat'ın doğusunda 2 milyon Türkmen olsaydı ne yapacaksak bugün de PYD için onu yapmamız gerektiğini düşünüyorum. Aksi hal riyakarlık. PYD'yi tasfiye değil, PYD’yi tahkim etmemiz gerekiyor. Suriye'deki gelişmeler Türkiye’de ki süreci doğrudan etkiliyor. Türkiye'nin Suriye özelinde Dürzilerin ve Nusayrilerin de yanında olması gerekiyor. Türkiye kendi içerisindeki Alevilerin de temel hak ve özgürlüklerine dair bir perspektif geliştiremediği için Ahmet el Şara ile yol yürüyor. Olur, da Şara PYD ile savaşı göze alırsa TSK tanklarının PYD’nin yanında konumlanması gerekiyor. Güçlü, demokratik ve hukuk devleti olacak bir Türkiye ancak böyle mümkün” ifadelerini kullandı.
 
KOMİSYONUN ÇALIŞMA SİSTEMATİĞİ 
 
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, Meclis’te kurulacak komisyonu tazyik altına alma arzusunda olduğunu vurgulayan Çakıroğlu, “MHP ve DEM Parti’ye 4, CHP 10 üye verilip, AKP’ye 21 üye verilmesinin temel sebebi budur. Bu demokratik olmadığı gibi komisyonu tıkamaya yönelik bir hamledir. Ama ben CHP, MHP ve DEM Parti’nin aynı safta konumlanacağı kanaatindeyim. Ve Tayyip Bey'in komisyonu tıkama hayalinin de boşa çıkacağını düşünüyorum. Türkiye'deki devlet aklının Türkiye'yi mevcut yapıdan çıkarma arzusunda olduğunu görüyoruz. Tayyip Bey, Cumhurbaşkanı olarak elbette sürecin her aşamasında var lakin bir devlet adamı, bir siyaset adamı olarak sürecin hiçbir aşamasında yok. Şu an dünya üzerinde iki taraflı ve çok cepheli bir savaş var. Bunun bir tarafı Londra-Washington, diğer tarafı Washington-Tel Aviv hattıdır. Likudnik akıl ile Anglo-Sakson akıl arasında, yani demokratik dünya ile otoriter dünya arasında büyük bir savaş var. Bu savaş Ukrayna, Irak, Kıbrıs, Suriye, İran gibi birçok cephede sürüyor. Eğer Türkiye kendi içindeki problemleri çözemezse yarın Türkiye de bu cephelerden birisi olabilir. O açıdan bizim Kürt meselesini bir an evvel çözmemiz gerekiyor. Türkiye’de Devlet Bey ve kanadı ile CHP, DEM Parti demokrasiden yana tavır alıyor. Ama Tayyip Bey ve avenesi otoriter cepheden yana duruyor. Türkiye’deki süreci temel olarak tıkayan da budur” diye konuştu.
 
‘KOMİSYON SÜRECİN MUTFAĞINA DÖNÜŞMELİ’
 
“Çatısı ‘umut hakkı’ olan bir sürecin zemini, hukuk devleti olmak zorundadır” diyen Çakıroğlu, “Osman Kavala ve arkadaşları içeride. İmamoğlu ve arkadaşları içeride. Hasta tutuklular içeride, gencecik öğrenciler içeride. Selahattin Demirtaş ve arkadaşları hala içeride. Bunlar kabul edilebilir değil. Terörle Mücadele Kanunu (TMK) hukukileşmeden zulüm bitmez. Siyasi genel af olmadan bu sürecin başarıya ulaşma şansı yok. Türkiye maalesef hukuk devleti değil, polis devletidir. Komisyon bu anlamda önemli olacak. Hukuki adımların atılması için komisyon sürecin mutfağına dönüşmelidir” dedi.
 
‘DEMOKRATİK ULUS BİZE YETER’
 
Türkiye’nin; Türk, Kürt, Ermeni ve Çerkeslerin devleti olduğunu kaydeden Çakıroğlu, Lozan Anlaşması’nın aşılması gerektiğini belirterek şunları dile getirdi: “Lozan’ı ilk delen, aşan Mustafa Kemal Atatürk’tür. Bunu Montrö ve Hatay’la deldi. Bülent Ecevit Kıbrıs'a harekât başlatarak deldi. Devlet Bey, ‘Cumhurbaşkanı yardımcılarından biri Kürt biri Alevi olsun’ diyor. Devlet Beye katılmıyorum. Eşit yurttaşlık kâfi, demokratik ulus bize yeter. Kürdün ve Alevinin temel hak ve özgürlükleri tanınmalıdır. Aleviler, ‘Cemevi ibadethanedir’ diyorsa ibadethanedir; biz Sünniler bunun karar vericileri değiliz. MHP kadroları içinde doğal olarak süreç tam anlamıyla kavranılmış değil. Hep ikinci bir cumhuriyetten bahsediliyor. Sorun cumhuriyette değil sorun rejimde. Cumhuriyet 1923’de ilan edildi ama rejim 1925’te Takriri Sükûn ile kuruldu. Rejimin iki temel sacayağı vardı; biri Kürt yok saymak, diğeri de dindar/muhafazakâr kesim yokmuş gibi davranmak. İkinci sorunu AK Parti ve bileşenleri ortadan kaldırdı ve geniş bir kitle Cumhuriyet ile barıştırıldı. Ama Kürtler ve Aleviler hala dışarıda. Cumhuriyet’in çatısı hala tüm yurttaşları kapsamıyor. Kürtlerin ve Alevilerin de Cumhuriyet’in çatısı altına alınması gerekiyor. Bu yapıldığı takdirde güçlü, demokratik ve hukuk devleti olan bir Türkiye çıkacak karşımıza.”
 
MA / Melik Çelik