ANKARA - DEM Parti Kadın Meclisi, süreç bağlamında her yerde kadın özgürlük paradigmasını inşa etme sorumluluğunu üstelendiklerini belirterek, “Kadınların mücadele alanlarını Barış ve Demokratik Toplum Süreciyle buluşturacağız” dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Kadın Meclisi, 21 Temmuz’da gerçekleştirdiği toplantının sonuç bildirgesini açıkladı. Bildirgede, Kuzey ve Doğu Suriye Devriminin 13'ncü yılı selamlanarak, Suriye’de Alevi ve Dürzilere yönelik gerçekleştirilen saldırılar kınandı.
MODEL: ROJAVA DEVRİMİ
13 yıl önce halkların, kadınların, enternasyonel devrimcilerin, sosyalistlerin direniş ve mücadelesiyle Rojava Devrimi'nin gerçekleştiği anımsatılarak, "Dayanışma, kararlılık ve direnişle inşa edilen Kuzey ve Doğu Suriye’de kurulan yeni yaşam, tüm dünya halklarına özgür ve eşit bir model sundu. Rojava Devrimini sahipleniyor, bu uğurda yaşamını yitirenleri bir kez daha saygıyla anarak, kazanımlarımızı büyütme sözünü veriyoruz" denildi.
ALEVİ VE DÜRZİ KADINLARA SALDIRI
Ortadoğu’daki savaşlara dikkat çekilen bildirgede, "İsrail eliyle Ortadoğu’yu yeniden dizayn etme girişimleri sürüyor. İsrail’in bölgede yarattığı tehlike, Suriye’de geçici hükümete bağlı IŞİD zihniyetindeki çetelerin Alevi kadınlara, Dürzi halklara yönelik saldırıları katliam boyutuna gelmiştir. Çeteler tarafından yüzlerce kadın katledilmiş, kaçırılmış, her türlü şiddete maruz bırakılmıştır. Bu saldırılar karşısında Alevi kadınlarla, Dürzi halklarla dayanışma içerisinde olmaya devam edeceğiz. 13 yıl önce Rojava’da ortaya koyduğumuz 'Jin Jiyan Azadî' felsefesi etrafında kenetlenerek, nerede olursa olsun kadına yönelik şiddet ve katliamlar karşısında mücadelemizi büyüteceğiz" ifadeleri yer aldı.
SÜRECİN ÖZNESİ KADINLAR
Bildirgede, Abdullah Öcalan’ın başlattığı Barış ve Demokratik Toplum Süreci'ne işaret edilerek, "Süreç tarihi bir eşik olma özelliğini ortaya koymuştur. Sayın Öcalan’ın görüntülü çağrısı ve tarihi törenle ortaya konulan siyasi irade beyanı aynı zamanda kadın özgürlük mücadelemizi en güçlü şekilde örgütlememiz gerektiğini göstermiştir. Değişim ve dönüşüm dönemi olarak tanımlanan bu sürecin temel unsurlardan biri de biz kadınlarız. Kadın Meclisimiz geçmiş barış süreçlerinden edindiği deneyimlerle çalışmalarına başlamıştır. Çağrının anlamı biz kadınlar açısından aynı zamanda kadına yönelik şiddete, yoksulluğa karşı mücadelenin büyütülmesi, demokrasi, eşitlik ve özgürlüklerin önündeki engellerin kaldırılması, kadın özgürlükçü paradigmamızın inşasıdır" diye aktarıldı.
MÜCADELEYİ BÜYÜTME SÖZÜ
Kadınlara yönelik artan saldırılara karşı mücadeleyi büyütme sözünün verildiği bildirgede, "Barışa, özgürlüğe, adalete, eşitliğe ve demokrasiye en fazla kadınların ihtiyacı olduğunu biliyoruz. Erkek egemenliğinin dili ve aklıyla bu sürecin karşısında duranların, algı operasyonlarıyla, psikolojik ve özel savaş argümanlarıyla süreci itibarsızlaştırmalarına izin vermeyeceğiz. Kadınların çoklu mücadele alanlarını Barış ve Demokratik Toplum Süreciyle buluşturacağız. Biliyoruz ki ilan edilen ‘Aile Yılı’ projesi, toplumsal cinsiyet kavramının eğitim müfredatından çıkarılması, kadın cinayetlerinin cezasızlık politikalarıyla ödüllendirilmesi, esnek çalışma adı altında emek sömürüsünün ve kadın yoksulluğunun derinleştirilmesi savaş siyasetinin doğrudan parçasıdır. Bu süreç aynı zamanda kadın özgürlük mücadelemizin kazanımlarının korunması ve büyütülmesi mücadelesidir" diye belirtildi.
ÖZ SAVUNMA İLE İNŞA
Bildirgede, kadın dayanışması ve öz savunmayı büyüterek, "Her mahallede, her köyde, her fabrikada, her okulda kadın özgürlükçü paradigmamızı inşa etme sorumluluğunu üstlenmek durumundayız. Bugüne kadar hiçbir hak, mücadele etmeden kazanılmamıştır. Emeğimize, bedenimize, kimliğimize, yönelen saldırılar kendiliğinden sona ermeyecektir. Sözümüz, eylememiz, direnişimizle bugünlere geldik, bundan sonra da mücadele ve direnişle geleceği inşa edeceğiz” denildi.