İSTANBUL- “Kuyu tipi” olarak adlandırılan cezaevlerine karşı başlatılan açlık grevindeki tutsakların durumuna dikkat çekilerek duyarlılık çağrısı yapıldı.
İstanbul Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan Meryem Özsöğüt, cezaevinde yaşanan hak ihlallerine dair Mezopotamya Ajansı’na (MA) mektup gönderdi. Meryem Özsüğüt, gönderdiği mektupta “kuyu tipi” olarak adlandırdıkları S Tipi ve Yüksek Güvenlikli cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine karşı açlık grevinde ve ölüm orucunda olan tutsakların sağlık durularına dikkat çekerek dayanışma çağrısında bulundu.
Bolu F Tipi Cezaevi’nde tutulan Serkan Onur Yılmaz’ın, 317 gündür ölüm orucunda olduğuna dikkat çeken Meryem Özsöğüt, farklı cezaevlerine bulunan Hüseyin Özen, Ümit Çobanoğlu, Gürkan Türkoğlu, Tahsin Sağaltıcı, Fırat Kaya, Ayberk Demirdöğen, Murat Canım, Seval Aracı, Fikret Akar, Ali Aracı, Ali Dilmen’in de 200 günü aşkın süredir açlık grevinde olduğunu hatırlattı.
'CEZAEVLERİNDE HAVALANDIRMA YOK'
Yüksek Güvenlikli cezaevlerindeki durumu tarif eden Meryem Özsöğüt, “Hapis yatmayan bilmez, havalandırma bir tutsak için çok önemlidir. Çıkıp biraz yürüyebildiğin, spor yapabildiğin, başını kaldırıp bir parça gökyüzü görebildiğin, çamaşırını kuruttuğun, çöpünü çıkarttığın, oyun oynadığın, halay çektiğin tek yerdir. Kuyu tipi hapishanelerde tutsaklar günde 1-2 saat başka bir bölümde bulunan havalandırmaya çıkıyorlar. Hapishaneler iki katlıdır, kuyu tipi hapishaneler ise üç katlı. Havalandırmada gökyüzüne bakan tutsaklar kendinin bir kuyunun dibinde bakıyormuş gibi hissediyor” dedi.
‘TUTSAKLAR İNSAN YÜZÜ GÖRMÜYOR’
“Kuyu tipi” cezaevlerindeki kötü koşulların bunlarla sınırlı olmadığını vurgulayan Meryem Özsöğüt, “Tutsaklar gardiyanların yüzlerini görmeden, hücrelerde bulunan diafon aracılığıyla konuşuyor. Görüş, revir vb. gibi nedenlerden hücre dışına çıktıklarında kapı otomatik açılıyor. Koridorda yine gardiyan yok, tutsak hoparlördeki ses aracılığıyla yönlendiriliyor; ‘Sağa dön, sola dön, merdivenden yürü’ gibi. İnsan yüzü, insan sesi yok! Kısacası kuyu tipi hapishanelerde: Güneş yok, hava yok, hareket yok, ses yok, insan yok. Hallaç-ı Mansur ‘Gerçek cehennem acı çektiğin yer değil, acı çektiğini hiç kimsenin bilmediği yerdir’ der. Kuyu tiplerine sesiz kalan herkes bu cehennem ateşine odun taşımış olur” diye belirtti.