İSTANBUL – DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, "Diyarbakır'ın özgürlük talebiyle İstanbul'un adalet arayışı aynıdır. Diyarbakır'ın adalet, İstanbul'un özgürlük talebiyle birlikte yürümesi bu ülkeyi demokratikleştirir" dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İstanbul Dil Kültür ve Sanat Komisyonu'nun "Aydınlar ve sanatçılar barışı konuşuyor" şiarıyla "Barışa adanmış yürek Sırrı Süreyya Önder anısına" başlıklı düzenledi. İstanbul Fatih'te Ali Emiri Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen panelde konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, sürece işaret ederek, "Sürece dair, olası mı değil mi, koşullar uygun mu, kim iyi niyetli kim değil, güvenelim mi güvenmeyelim mi gibi sorulara da hep birlikte yanıtlar aramaya çalışarak, süreci tartışıyoruz. Biz en çok bütün renklere, bu hareketin birikimine, geçmişine güveniyoruz. Bu toplantının Sırrı Süreyya anısına düzenlenmesi de çok değerlidir. Sırrı Süreyya barış ve demokrasi olsun diye büyük çabalar gösterdi. Sayın Sırrı Süreyya Önder şahsında bugüne kadar bu mücadelede yaşamını yitiren bütün arkadaşlarımızla tekrar bir kez daha bütün kalbi duygularımla saygıyla anlıyorum" dedi.
'BARIŞI BAŞARIRSAK TÜM TÜRKİYE KAZANIR'
Ortadoğu'da büyük bir kaosun olduğunu söyleyen Bakırhan, "Bunun birçok sebebi var. En önemli sebebi tekçi ve antidemokratik rejimlerdir. Ortadoğu'da haklara, inançlara baskı kurulması sorunun temel kaynaklarından birisidir. Çözümü de buradan kurmak gerekiyor. Dürzilerin mutlu olmadığı ve sürekli katliam tehdidiyle karşı karşıya kaldıkları bir Suriye, devlet olsa ne olur olmasa ne olur? Kürtlerin kendi kimlikleriyle yaşamadıkları bir Suriye'nin etrafı metrelerce duvarla kaplansa ne olur? Bu bölgedeki rejimler, bu meseleleri bir türlü idrak edemedi. Çatışmaya, savaşa ciddi bir yatırım var. Hegemonik güçler, silahlanma yaparken Türkiye de barışı konuşuyor. Bu çok kıymetlidir. Silah ve çatışmaların olmadığı bir zemini konuşmak kadar değerli ve kıymetli bir şey yok. Onurlu bir barışı sağlayamazsak egemenlerin ve tekçi kimlik devletlerinin egemenliğine maruz kalmış oluruz. Türkiye'de bir kesim süreci desteklemiyor. Bu sürecin ülkeyi böleceğini söylüyorlar. Barış nerede hangi ülkeyi bölmüş bilmiyorum, ama ırkçılık öyle bir beladır ki masaya oturmayı bile ülkeyi bölmek olarak gören bir anlayış. Yüzyıllık politikalar buna çok önemli bir zemin yarattı. Barışı savunma yerine barış karşısında konumlanmaya çalışıyorlar. Biz başarırsak Türkiye kazanır. Eşit yurttaşlık mücadelesi yürüten Kürtler ve Aleviler kazanır. Her gün katledilen kadınlar kazanır. Umutları çalınan gençler kazanır. Onun için bu süreç önemlidir" dedi.
'DIYARBAKIR'IN ÖZGÜRLÜK, İSTANBUL'UN ADALET ARAYIŞI AYNI'
Ekonomik krizin hem Amedliyi hem de Trakyalıyı aynı oranda etkilediğini söyleyen Bakırhan, "Trabzon'da ekmek, Kürt ilinden daha ucuz değildir. Diyarbakır'ın özgürlük talebiyle İstanbul'un adalet arayışı aynıdır. Bu ikisini birbirinden ayrıştıramayız. Diyarbakır'ın adalet talebiyle İstanbul'un özgürlük talebiyle birlikte yürümesi bu ülkeyi demokratikleştirir. Ayrıştırırsak da mevcut güçler bundan yararlanırlar. Ortak gelecek nasıl kurulur? Türk'ün güvenlik ve istikrar arayışıyla Kürt'ün hak ve tanıma talebini buluşturmakla alınacak. Biz tam da onu yapmaya çalışıyoruz. Barışın anlamını savunmak, inşasına kaskı sunmak hepimizin aynı zamanda tarihsel sorumluluğudur. Yalanların ve kara propagandaların kol gezdiği ortamlarda gerçeği dile getirmek savaşı körü diyen sahte söylemleri boşa çıkarmak tam da bu salonun işidir. Aydınların, sanatçıların, yazarların işidir. Barış, Ağrı Dağı'nın eteğindeki Şakiro'nun klamıyla, İç Anadolu'daki Neşet Ertaş'ın türkülerinin birbirine misafir olmasıdır. İkisinin kardeşleşmesidir. Barışı kelimelerle, notalarla, renklerle sanatçı ve aydınlar inşa edebilir. Barışın inşası toplumun bütün dinamiklerinin aktif katıldığı, mücadele ettiği bir zeminde inşa edilebilir. Bunun için bizler de aydınlarımıza, yazarlarımıza, sanatçılarımıza, halklarımıza, emekçilere, ezilenlere güveniyoruz. Örgütlü yapımıza güveniyoruz" diye konuştu.